Tarihçe:
Atlı Cirit, Türk kültüründe derin köklere sahiptir ve Türk etkisinin Asya bozkırlarının ötesine yayılmasında atların tarihsel önemini yansıtır. Sporcular atlarıyla güçlü duygusal bağlar kurar ve onları boyun bükme, manevra kabiliyeti, müzikle uyum gibi özelliklerine ve cidago yüksekliği gibi özel tercihlerine göre seçerler. Geleneksel olarak bu spor festivallerde, Cuma namazlarından sonra ya da düğünlerde gelin ve damat tarafının oluşturduğu ayrı takımlarla oynanırdı. Türkler bu binicilik oyununu Orta Asya'dan günümüze kadar taşımışlardır. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun en popüler gösteri sporu haline gelmiştir.
Kurallar:
Oyun, bir takımdan bir binicinin ciritini tören alanındaki rakip oyuncuya fırlatmasıyla başlar. Atıştan sonra oyuncu hızla kendi çizgisine döner ve karşı taraftan bir oyuncu ciritini atmak için onu takip eder. Hedefi başarıyla vuran ya da vurabilecekken rakibini vurmamayı tercih eden oyunculara puan verilir ve bu sporun erdemle bütünleştiği gösterilir. Cirit, yaklaşık 100 cm uzunluğunda, oval şekilli bir ön kısmı ve kauçuk kaplı bir arka kısmı olan ahşap bir mızraktır. Oyun, atların hızını ve koşu mesafesini karşılamak için geniş bir alan gerektirir. Her maç takım başına yedi at ve oyuncu ile başlar ve bir takımın beşten az atı ve oyuncusu varsa, varsayılan olarak kaybederler.