YAYA OKÇULUĞU NEDİR?


Belirli duruş, tutuş ve atış teknikleriyle, demir uçlu oku yay aracılığıyla belirlenen hedefe atmayı amaçlayan geleneksel bir spor dalıdır. 


TARİHÇESİ


Geleneksel Türk okçuluğu başlangıçta hayatı idame ettirme, avcılık ve kendini savunma aracı olarak ortaya çıkmış, ardından modern yaşamda belli teknik ve kuralların geliştirilmesiyle bir spor hâline dönüşmüştür. 15. Yüzyılda yaya okçuluğu için okçu (kemankeş) yetiştirmek ve spor müsabakaları düzenlemek için hususi olarak ok meydanları kurulmuştur. Yaya okçuluğunda ilk yarışma Osmanlı padişahı II. Fatih Sultan Mehmet döneminde düzenlenmiştir. 1451-1481 yılları arasında II. Mehmet zamanında okçuluk müsabakaları için kurallar getirilmiş ve okçuluk için yarışma sahaları yapılmıştır. Aynı zamanda, Osmanlı döneminde, okçuluk için “Ok Meydanı Dergâhları/Tekkeleri” de kurulmuştur. Sultan, vezir ve devlet erkânının ok atışlarına ilişkin menzil taşları oluşturulmuştur. Menzil taşları üzerindeki sözler bilinen şairler tarafından hazırlanmış ve dönemin ünlü hattatları tarafında yazılmıştır. Yazılar taş ustaları tarafından da taşa işlenerek son hâline getirilmiştir. Bu dönemde her okçu “Menzil (Nişan) Taşı” dikilerek kutlanan rekor atışını yapmayı hedeflemiştir. Sporun gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla “Geleneksel Türk Okçuluğu” Türkiye tarafından 2019 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesi’ne kaydedilmiştir.


KURALLARI


Yaya okçuluğu sporunda okçunun ilk bilmesi gereken kural, kirişi yaya düzgün ve doğru bir biçimde takmaktır. Okçunun sol ayağı önde olmalı; sağ ayağı ise arkadan güç almalıdır. İki ayak arasında bir adım mesafe olmalıdır. Sol ayağın topuğu sağ ayağın tabanına karşılık gelmelidir. Dayanak, sağ ayağın üzerinde olmalıdır. Sağ kalça, bel eğilene kadar bir miktar geri götürülmelidir. Diğer aşama kabzayı tutmadır. Kabza tutmanın birkaç türü bulunmaktadır: Başparmak ve işaret parmağının birbirinden ayrı olması Çengel-bâz olarak bilinir. Yayın kabzasının arkasında işaret parmağı bulunmalıdır. Diğer kabza tutma türü Kabza-yi Behrâmî’dir. Bu teknikte başparmak yay kabzasını sıkıca kavrar ve başparmaktan avuca doğru serbest ve eğik bir şekilde sokulan parmaklar sağlamlaştırılır. Murebbe, işaret parmağı ile başparmağın yan yana olmasıdır. Okçunun öncelikle temrene (okun ucuna) bakması gerekmektedir. Kirişi tuttuğu elin baş parmağı kirşi kavramalı ve işaret parmağı da baş parmağının üstüne konularak destek oluşturulmalıdır. Diğer parmaklar avuç içine kıvrılır ve kirişin iki parmakla tutularak atılmasına ‘mandallama’ adı verilmektedir. Okçu, sırtını dikleştirir ve kirişteki oku hedefe doğru bırakır. Okçuluk; yay, kiriş, ok, zihgir ve atıcı olmak üzere beş temel teknik üzerine kuruludur ve okçu bu teknikleri öğrenerek nişan alır ve ok atar.